Monday, April 26, 2010

Ulusal Gurur, Demokrasi ve Sosyal Haklar



Türkiyenin üçte biri çok güçlü milliyetçi duygular besliyor ama milliyetçilik sorunları örtmüyor. Yüzde 90 TSKden, tarihten gurur duyarken, gurur demokrasinin işleyişinde yüzde 37ye, sosyal güvenlik sisteminde yüzde 34e, ekonomide yüzde 25e düşüyor.

Dünyada küreselleşme karşıtı eğilimlerin yaygınlaştığı son yıllarda, bu eğilimlerin en güçlü kaynaklarından biri olan ulusalcılığın (milliyetçiliğin) çeşitli ülkelerde ulaştığı düzey çok sayıda kamuoyu araştırmasına konu oluyor. Bu araştırmalar arasında Uluslararası Sosyal Araştırma Programı (ISSP) adlı kuruluşun 2003-2004 yıllarında 34 ülkeyi kapsayan Ulusal Gurur Araştırması öne çıkıyor.

Buradaki model, ulusal kimlikten doğan, insanların ülkelerine duyduğu olumlu duyguları ifade eden ulusal gururun, ne ölçüde milliyetçilikten ne ölçüde yurtseverlikten doğduğunu bulmayı amaçlıyor. Bu modele göre, milliyetçilik ile yurtseverlik birbirine benzemekle birlikte, aralarında ciddi farklar vardır; milliyetçilik, insanların ülkelerini diğer ülkelerden daha üstün gören bir anlayışa dayanırken, yurtseverlikse başka ülkeleri/halkları küçümsemeden, sadece ülkeye duyulan sevgiyi ve ülkenin başarılarından duyulan gururu ifade eder.

Bu modeli esas alan bir araştırma geçtiğimiz günlerde ESTIMA Araştırma tarafından Türkiye'de de gerçekleştirildi.

27 ilde 18 yaş üstü 1505 kişiyle yapılan bu anket çok ilginç sonuçları ortaya çıkardı. Araştırmaya göre Türkiye ulusal gururun en yüksek olduğu birkaç ülke arasına giriyor. Halkın yüzde 90'ı Türk vatandaşı olmaktan gurur duyduğunu belirtiyor. Bu ABD'den bile yüksek bir oran; Amerikalıların yüzde 82'si ülkelerinden gurur duyuyor.

Türkiye'de 3 kişiden biri çok güçlü milliyetçi duygular taşıyor

Milliyetçi kimliği ifade eden bazı cümleler okunduğunda, bu araştırmaya katılanların büyük çoğunluğunun bunlara katıldığı ortaya çıkıyor. Örneğin, araştırmaya katılanların yüzde 71'i seçme şansları olsaydı yine Türk vatandaşı olmayı tercih ediyor. Her 4 kişiden 1'i ise seçme şansları olsa başka bir ülkenin vatandaşı olmayı tercih edebileceklerini söylüyor. Halkın yüzde 49'u Türkiye'deki bazı şeylerin kendilerini utandırdığını ifade ederken, yüzde 32'si utanılacak bir şey olmadığını düşünüyor. Toplumun yüzde 57'si, yani yarısından fazlası bütün insanlar Türk vatandaşları gibi olsa, dünyanın daha iyi bir yer olacağına inanıyor; yüzde 72'si ise Türkiye'yi dünyadaki pek çok ülkeden daha iyi buluyor. Dahası halkın yüzde 69'u ülkeleri yanlış yapsa bile ülkelerini desteklemeye devam etmesi gerektiğine inanıyor.

Bu tablo, Türkiye'de yaklaşık 3 kişiden 1'inin çok güçlü milliyetçi duygular taşıdığı, 3 kişiden 2'sinin de içinde yurtsever eğilimler de taşıyan ama milliyetçi yanı ağır basan duygular içinde olduğunu ortaya koyuyor. Bu oran Türkiye'yi Venezüella'dan sonra en milliyetçi ülke yapıyor; Türkiye'nin ardından ABD, Avustralya ve Avusturya geliyor.

Milliyetçilik sorunları örtmüyor

Ulusal gururun bu denli yüksek olduğu Türk toplumunda, milliyetçilik bütün sorunları örten bir şal işlevi görmüyor. Toplum belirli konularda yüksek bir ulusal gurura sahipken, kendi hayatlarını doğrudan ilgilendiren alanlarda sorunlara parmak basan bir yaklaşımı açıkça ortaya koyabiliyor.

Örneğin, araştırmanın bulgularına göre Türk toplumunun yüzde 90'ı Türk Silahlı Kuvvetleri'nden ve tarihten gurur duyarken, demokrasinin işleyişinden gurur duyanların oranı yüzde 37'ye, sosyal güvenlik sisteminden gurur duyanların oranı yüzde 34'e, ekonomik durumdan duyulan gurur ise yüzde 25'e düşüyor.

Üstelik sosyal güvenlik sistemi ve ekonomik durum söz konusu olduğunda, gurur duymayanların oranı gurur duyanların üzerine çıkıyor. Bu bulgu, Türk vatandaşlarının kendi yaşamlarını doğrudan etkileyen bu iki konuda ciddi şikayetler içinde olduklarını, çözüm aradıklarını ortaya koyuyor.

Türkiye'de ulusal gururun 34 ülkeyi kapsayan ISSP araştırmasının ortalama değerlerinin çok üzerine çıktığı konular, silahlı kuvvetler ve tarihtir.

Türkiye'de ulusal gurur duygusu demokrasi, sosyal güvenlik sistemi ve ekonomik durum gibi hayatı doğrudan etkileyen alanlarda dünya ortalamasının altında kalıyor.

Bu da, giderek milliyetçi bir toplum olmamıza rağmen, hayati konularda insanların memnuniyetsizliğini ortaya koyabildiklerini, eleştirel bir tutum takınabildiklerini gösteriyor. Toplum özellikle kendi yaşamıyla ilgili sorunlar karşısında duyarlı kalmaya devam ediyor, bunu milliyetçi duygularla örtmüyor, gizlemiyor. Dahası, genç, eğitimli ve ketli nüfusta bu eleştirel tutumun diğer gruplara göre daha güçlü olduğu gözleniyor.

No comments:

Post a Comment